Hırsızlık suçlarında delil yokluğu, ceza adalet sisteminde sıkça karşılaşılan ve hem mağdurlar hem de adli makamlar için zorlayıcı bir durumdur. Mülkiyet hakkının korunması, Anayasa ve kanunlarla güvence altına alınmış temel haklardan biri olmasına rağmen, delil olmadan hırsızlık vakalarının çözüme kavuşturulması oldukça güçtür.
Bu makalede, hırsızlık suçlarında delil yetersizliği durumunda karşılaşılabilecek hukuki süreçleri, soruşturma aşamasında yapılması gerekenleri ve mağdurların haklarını koruyabilmek için alabilecekleri önlemleri inceleyeceğiz.
Hırsızlık suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 141. maddesinde, "zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir" şeklinde tanımlanmıştır.
Ceza hukukunda temel ilkelerden biri "suçsuzluk karinesi"dir. Bu ilke, bir kişinin suçluluğu kesin hükümle sabit oluncaya kadar suçsuz sayılmasını gerektirir. Bu bağlamda, bir hırsızlık suçlamasının ispatı için yeterli delilin bulunması zorunludur.
Türk hukuk sisteminde delil serbestisi ilkesi geçerlidir. Yani herhangi bir şey, eğer suçun ispatına yarayacak nitelikteyse, delil olarak değerlendirilebilir. Ancak bu delillerin hukuka uygun yollarla elde edilmiş olması şarttır.
Hırsızlık vakalarında sıklıkla karşılaşılan delil türleri şunlardır:
Delilsiz hırsızlık vakaları genellikle aşağıdaki özellikleri taşır:
Hırsızlık olayında herhangi bir tanık yoktur veya tanıklar güvenilir değildir. Olay yerinde güvenlik kamerası bulunmamaktadır veya kayıtlar net değildir. Olay yerinde parmak izi, DNA örneği gibi fiziksel deliller elde edilememiştir. Şüpheli kişi tespit edilememekte veya şüpheli tespit edilse bile üzerinde çalıntı mal bulunamamaktadır.
Delilsiz hırsızlık vakalarında, mağdurun beyanı tek başına şüphelinin suçluluğunu ispat etmeye yeterli değildir. Ceza hukukunda "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi geçerlidir, yani yeterli delil olmaması durumunda sanık lehine karar verilir.
Hırsızlık suçuna ilişkin bir şikayette bulunulduğunda, Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlatır. Bu soruşturma kapsamında, kolluk kuvvetleri (polis veya jandarma) olay yerinde inceleme yapar, mümkünse delil toplar ve şüphelilerin tespitine çalışır.
Delil olmaması durumunda, Cumhuriyet Savcısı genellikle şu adımları takip eder:
Savcılık, başlangıçta delil bulunmasa bile, çeşitli araştırma yöntemleri kullanarak ek delil arayışına girebilir. Örneğin, çalınan eşyanın özellikleri kaydedilerek, ikinci el satış noktaları ve internet platformları takip edilebilir. Hırsızlık suçu, organize bir suç şebekesi tarafından işlenmiş olabilir, bu durumda benzer yöntemlerle işlenen başka suçlarla bağlantı kurulabilir.
Telefon sinyal takibi, baz istasyonu kayıtları ve MOBESE kameraları gibi teknolojik imkanlar da delil elde etmek için kullanılabilir. Ancak tüm bu araştırmalara rağmen delil bulunamazsa, savcılık "kovuşturmaya yer olmadığı" kararı vermek zorunda kalabilir.
Delil yetersizliği durumunda, Cumhuriyet Savcısı "kovuşturmaya yer olmadığı" kararı verebilir. Bu karar, eldeki delillerin bir kişiyi mahkum etmeye yeterli olmadığı anlamına gelir.
Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, suçun işlenmediği anlamına gelmez; sadece mevcut delillerle suçun kim tarafından işlendiğinin tespit edilemediğini gösterir. Bu karar, yeni deliller ortaya çıktığında kaldırılabilir ve soruşturma yeniden başlatılabilir.
Mağdur, kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı, kararın kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde itiraz edebilir. İtiraz, kararı veren Cumhuriyet Savcılığının bağlı bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına yapılır.
İtirazınızda, soruşturmanın eksik yapıldığını düşündüğünüz noktaları ve araştırılmasını istediğiniz hususları açıkça belirtmelisiniz. Eğer elinizde ek deliller varsa, bunları da itiraz dilekçenizle birlikte sunmalısınız.
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, itirazı değerlendirdikten sonra ya itirazı reddeder ya da soruşturmanın genişletilmesine karar verir. İtirazın reddi halinde, artık bu karara karşı başka bir kanun yolu bulunmamaktadır.
Hırsızlık mağduru olduğunuzda, delil olmasa bile yapabileceğiniz bazı adımlar vardır:
Hırsızlık olayını fark eder etmez, en yakın polis merkezine veya jandarma karakoluna başvurarak şikayette bulunmalısınız. Şikayet sırasında, çalınan eşyaların detaylı bir listesini, varsa seri numaralarını, özel işaretlerini ve fotoğraflarını sunmalısınız.
Sigortalı eşyalar için, sigorta şirketine de derhal bildirimde bulunmalısınız. Bazı durumlarda, sigorta şirketleri kendi araştırmalarını yapabilir ve delil elde edebilirler. Ayrıca, çalınan cep telefonu, bilgisayar gibi elektronik cihazların IMEI numaralarını ve diğer kimlik bilgilerini ilgili kurumlara bildirmelisiniz.
Olay yerinin fotoğraflarını çekin ve mümkünse hiçbir şeye dokunmadan polisi bekleyin. Komşularınızla görüşerek, olaya şahit olup olmadıklarını veya şüpheli bir durum fark edip etmediklerini sorun. Sosyal medya ve ikinci el satış platformlarını düzenli olarak kontrol edin, çalınan eşyalarınız bu mecralarda satışa çıkarılabilir.
Eğer kredi kartı veya banka kartı çalındıysa, hemen bankanızı arayarak kartı bloke ettirin ve hesap hareketlerinizi kontrol edin. Çalınan eşyaların faturalarını, garanti belgelerini ve diğer sahiplik kanıtlarını bir dosyada toplayın.
Delilsiz hırsızlık vakalarında, bir ceza avukatından yardım almak faydalı olabilir. Avukatınız, soruşturma sürecini takip ederek eksiklikleri tespit edebilir ve gerekli itirazları yapabilir.
Hırsızlık suçlarında delil yokluğu, maalesef sıkça karşılaşılan ve mağdurlar için oldukça zorlayıcı bir durumdur. Ceza hukukunun temel prensiplerinden olan "suçsuzluk karinesi" ve "şüpheden sanık yararlanır" ilkeleri gereği, yeterli delil olmadan bir kişinin mahkum edilmesi mümkün değildir.
Ancak, delil olmadığı durumlarda bile mağdurların yapabilecekleri pek çok şey vardır. Olayın hemen bildirilmesi, çalınan eşyaların detaylı tanımlanması, komşular ve çevredeki işyerleriyle iletişime geçilmesi gibi adımlar, delil elde edilmesine yardımcı olabilir.
Soruşturma sürecinde aktif rol alınması, gerekirse hukuki destek alınması ve itiraz mekanizmalarının kullanılması da önemlidir. Ayrıca, teknolojinin sunduğu imkanlardan yararlanarak, güvenlik kamerası, alarm sistemleri gibi önleyici tedbirlerin alınması, gelecekteki olası hırsızlık vakalarında delil elde edilmesini kolaylaştırabilir.
Unutmayın ki, her ne kadar ceza davası açılamasa da, sigorta tazminatı alma ve bazı durumlarda hukuk davası yoluyla zararın tazminini talep etme gibi alternatif yollar da mevcuttur. Hırsızlık mağdurları, yalnız olmadıklarını ve haklarını korumak için çeşitli hukuki mekanizmaların bulunduğunu bilmelidirler.
Akdemir Hukuk Bürosu olarak hırsızlık mağdurlarına kapsamlı hukuki destek sunmaktayız. Büromuz, suç mağdurlarının haklarını korumak ve delilsiz vakalarda bile alternatif çözüm yollarını değerlendirmek için gerekli hukuki danışmanlık hizmetini vermektedir.
Daha detaylı bilgi almak ve hukuki danışmanlık için İstanbul Kartal/Soğanlık'ta bulunan Akdemir Hukuk Bürosu'nu ziyaret edebilir veya 0 505 589 86 36 numaralı telefondan iletişime geçebilirsiniz. Ceza hukuku alanında uzman büromuz, sizlere hukuki destek sağlamaya hazırdır.
0 505 589 86 36