Si̇gortalılık Başlangıç Tari̇hi̇ Nasıl Hesaplanır? *2025
Buradasınız: Anasayfa / Blog
Sigortalılık Başlangıç Tarihi Nasıl Hesaplanır? *2025
Sigortalılık Başlangıç Tarihi Nasıl Hesaplanır? *2025

Sosyal güvenlik hakkı, günümüzde en temel insan haklarından biri olarak önem taşımaktadır. Bu kapsamda sigortalılık başlangıç tarihinin doğru tespiti, kişilerin emeklilik sürecinde kritik rol oynar.

Kayıt dışı istihdam ve işverenlerin bildirim yükümlülüklerini yerine getirmemesi, bu alanda önemli hukuki sorunlar doğurmaktadır.

Bu çalışmada, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarını tüm yönleriyle ele alacağız.

 

Sosyal Güvenlik Hakkının Önemi ve Yasal Dayanakları

Sosyal güvenlik hakkı, günümüzde en temel insan haklarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu hak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 60. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir" ifadesiyle anayasal güvence altına alınmıştır.

Peki sosyal güvenlik neden bu kadar önemlidir? Sosyal güvenlik, basitçe ifade etmek gerekirse, kişilerin çalışamaz duruma geldiklerinde, yaşlandıklarında veya herhangi bir nedenle gelir elde edemediklerinde hayatlarını devam ettirebilmelerini sağlayan bir güvence sistemidir.

Bu sistem içinde sigortalılık başlangıç tarihi ise, kişinin ne zaman emekli olabileceği, ne kadar emekli aylığı alabileceği gibi birçok önemli konuyu doğrudan etkileyen kritik bir unsurdur.

Dikkat edilmesi gereken nokta: Sigortalılık başlangıç tarihi, sadece emeklilik zamanını değil, malullük ve ölüm halinde bağlanacak aylıkları da etkileyen önemli bir faktördür!

Türk Sosyal Güvenlik Hukuku'nda sigortalılık başlangıç tarihinin yasal dayanakları temel olarak şu kanunlarda yer almaktadır:

  • 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
  • Mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu
  • Mülga 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu
  • 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun

Sigortalılık Başlangıç Tarihinin Tespiti Sorununun Ortaya Çıkış Nedenleri

Peki neden sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti için dava açma ihtiyacı doğuyor? Bu soruya cevap verebilmek için öncelikle Türkiye'deki çalışma hayatının gerçeklerini anlamak gerekiyor.

Ülkemizde kayıt dışı istihdam yaygın bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. İşverenler tarafından çalışanların sigorta bildirimlerinin zamanında yapılmaması veya hiç yapılmaması, ilk çalışma tarihlerinin resmi kayıtlara geçmemesine neden oluyor.

İşte tam bu noktada, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası devreye giriyor. Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti sorunu genellikle şu durumlarda ortaya çıkar:

  • İşverenlerin çalışanları geç bildirmesi veya hiç bildirmemesi
  • İşe giriş bildirgesinin verilmesine rağmen ilk gün priminin yatırılmaması
  • İşyerinin kapanması veya iflas etmesi nedeniyle kayıtların düzgün tutulmaması
  • Çalışanların sosyal güvenlik haklarını bilmemesi veya takip etmemesi

Dikkat: Birçok kişi çalışma hayatı devam ederken bu sorunu önemsemiyor, ancak emeklilik zamanı geldiğinde ciddi problemlerle karşılaşabiliyor!

Türkiye'de Kayıt Dışı İstihdam ve Sosyal Güvenlik Bilinci

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, 2024 yılında Türkiye'de kayıt dışı istihdam oranı yaklaşık %30 seviyesinde seyretmektedir.

Bu rakam, her üç çalışandan birinin ya tamamen kayıt dışı çalıştığını ya da çalışma süresinin bir kısmının kayıt dışı olduğunu gösteriyor. Sosyal güvenlik bilincinin toplumda tam olarak yerleşmemesi, bu sorunun en önemli nedenlerinden biridir. Çoğu çalışan, ancak emeklilik yaşı yaklaştığında veya malullük aylığı talep etmek zorunda kaldığında, sigortalılık başlangıç tarihinin önemini anlıyor.

Önemli bir soru: Peki sigortalılık başlangıç tarihinin bir gün bile önce olması neden bu kadar önemli? Çünkü özellikle 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan kişiler için, sigortalılık süresi yaşlılık, malullük ve ölüm aylıklarının bağlanması için aranan temel şartlardan biridir.

Bir günlük fark bile, özellikle emeklilikte yaş sınırının yükseltildiği yasal düzenlemelerden etkilenip etkilenmemeyi belirleyebilir!  

 

2. SİGORTALILIK BAŞLANGIÇ TARİHİNİN TESPİTİ KAVRAMI VE HUKUKİ ÇERÇEVESİ

Sigortalılık Başlangıç Tarihi Kavramı

Sigortalılık başlangıç tarihi, en yalın haliyle, kişinin sosyal güvenlik sistemine ilk giriş tarihi olarak tanımlanabilir.

Bu tarih, kişinin sosyal güvenlik sistemindeki hak ve yükümlülüklerinin başlangıcını gösterir. Teknik tanımıyla sigortalılık başlangıç tarihi, sigortalının uzun vadeli sigorta kolları kapsamına girmesini sağlayacak biçimde ilk kez çalışmaya başladığı tarihtir.

Kurum kayıtlarına geçen ilk işe giriş bildirgesinde sigortalının ilk işe başlama tarihi yazılı olup, işte bu tarih sigortalı açısından sigortalılık başlangıç tarihi demektir.

Yasal dayanak: Bu kavram, 506 sayılı Kanun'un 108. maddesi ve 5510 sayılı Kanun'un 38. maddesinde açıkça tanımlanmıştır. Unutmayalım ki, sigortalılık başlangıç tarihi ile prim ödeme gün sayısı farklı kavramlardır.

Sigortalılık süresi, sigortalılık başlangıç tarihi ile aylık bağlanması için talepte bulunulan tarih arasında geçen süreyi ifade eder ve bu süre içinde fiilen çalışılmayan dönemler de bu süreye dahildir.

506 Sayılı Kanun Kapsamında Sigortalılık Başlangıcı

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu (01.10.2008 tarihinden önce), iş sözleşmesine dayalı olarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanları (işçileri) kapsamına almıştır.

Bu kanuna göre sigortalılık süresinin başlangıcı, 108. maddede şöyle belirtilmiştir: "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir."

Pratik bilgi: 506 sayılı Kanun kapsamında emeklilik için üç temel şart bulunmaktadır:

  1. Belirli bir yaşın doldurulması
  2. Belirli süre prim ödenmesi (prim gün sayısı)
  3. Belirli bir sigortalılık süresinin geçmiş olması

İşte tam da bu üçüncü şart nedeniyle, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası büyük önem taşımaktadır.

5510 Sayılı Kanun Kapsamında Sigortalılık Başlangıcı

2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, daha önce farklı kanunlarla düzenlenen sosyal güvenlik sistemlerini tek çatı altında toplamıştır.

Bu kanunun 38. maddesine göre sigortalılık süresi şöyle tanımlanmıştır: "Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, mülga sosyal güvenlik kanunlarına veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir."

Dikkat edilmesi gereken nokta: 5510 sayılı Kanun sigortalılık süresini, 4/1-a (SSK), 4/1-b (Bağ-Kur) ve 4/1-c (Emekli Sandığı) sigortalıları için farklı şekillerde değerlendirmektedir!

Hizmet Tespiti Davası ve Sigortalılık Başlangıç Tarihinin Tespiti Davası Arasındaki Farklar

Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası ile hizmet tespiti davası, uygulama alanında sıklıkla karıştırılan iki dava türüdür. Bu iki dava türü arasındaki temel farklılıkları bilmek, hem davacı hem de hukuk uygulayıcıları açısından büyük önem taşımaktadır.

Aşağıdaki tabloda, bu iki dava türünün temel özellikleri ve aralarındaki önemli farklar karşılaştırmalı olarak gösterilmiştir. Bu farkları bilmek, hangi durumda hangi dava türünün açılması gerektiğine karar vermede ve yargılama sürecinde izlenecek usulü belirlemede yol gösterici olacaktır.

Hizmet Tespiti Davası Sigortalılık Başlangıç Tarihinin Tespiti Davası
Belirli bir dönemde geçen çalışmaların tespitidir Sadece ilk çalışma gününün (sigortalılık başlangıç tarihinin) tespitidir
İşverence bildirilmeyen veya eksik bildirilen tüm hizmetlerin tespiti amaçlanır İşe giriş bildirgesinin verildiği ancak ilk gün priminin ödenmediği durumlarda açılır
Davalı hem işveren hem de SGK'dır (işveren zorunlu dava arkadaşıdır) Davalı yalnızca SGK'dır (işveren dava arkadaşı değildir)
Belirli bir zaman dilimindeki tüm çalışma ilişkisinin tespiti hedeflenir Sadece bir günlük çalışma başlangıcının tespiti hedeflenir
Kuruma başvuru şartı aranmaz Kuruma başvuru şartı aranır
İşverenin veya tanıkların beyanları öncelikli delil niteliğindedir İşe giriş bildirgesinin varlığı ve Kuruma intikal tarihi öncelikli delil niteliğindedir
5 yıllık hak düşürücü süreye tabidir İşe giriş bildirgesinin varlığı nedeniyle genellikle hak düşürücü süreye tabi değildir (istisnai durumlar hariç)
Hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıl içinde açılmalıdır İşe giriş bildirgesinin Kuruma intikal tarihi ile bildirgede yazılı işe başlama tarihi arasında 5 yıldan fazla süre yoksa süresiz açılabilir
Sonuçta belirlenen tüm çalışma dönemi sigortalı hizmeti olarak sayılır Sonuçta sadece ilk gün sigortalılık başlangıç tarihi olarak belirlenir

 

Önemli bir nokta: Hizmet tespiti davası olarak açılan bir dava, yargılama sırasında sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasına dönüşebilir. Bu durumda mahkeme, davacının talebini açıklattırarak yargılamaya devam edecektir.  

 

3. SİGORTALILIK BAŞLANGIÇ TARİHİNİN TESPİTİ DAVASININ UNSURLARI

Davanın Tarafları

Davacı Sıfatı ve Hak Sahipliği

Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasında davacı, adına işe giriş bildirgesi verilen ve bir günlük dahi olsa çalışma iddiasında bulunan kişidir. Peki sigortalı vefat etmişse ne olacak? Sigortalının vefat etmesi durumunda, hak sahipleri dava açma hakkına sahiptir.

Mevzuatta bu konuda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti, ölüm aylığının bağlanması gibi geride kalanların doğrudan hak alanını etkileyeceğinden, hak sahiplerinin sigortalının halefi olarak dava açma hakkı olduğu kabul edilmektedir.

Hak sahipleri şunlardır:

  • Çocuklar
  • Anne ve baba (belirli koşullarda)

Dikkat edilmesi gereken husus: Hak sahiplerinin dava açabilmesi için, sigortalının vefat tarihinde dava açma hakkının zamanaşımına uğramamış olması gerekir!

Davalı Olarak Sosyal Güvenlik Kurumu

Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasında davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SGK)'dır. Bu nokta, hizmet tespiti davasından farklılık gösterir çünkü hizmet tespiti davasında işveren de davalı olarak yer alır.

Yargıtay içtihatlarına göre: Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası, Kurum işleminin iptali niteliğinde olduğundan, sadece SGK'nın davalı gösterilmesi yeterlidir.

Yasal değişiklik bilgisi: 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun ile hizmet tespiti davalarında SGK'nın konumu değiştirilmiş ve "davalı" yerine "feri müdahil" olarak tanımlanmıştır. Ancak sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında SGK halen davalı olarak yer almaktadır.

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davaları, iş mahkemelerinde görülür. Eğer davanın açıldığı yerde iş mahkemesi yoksa, o yer asliye hukuk mahkemesi iş mahkemesi sıfatıyla davaya bakar. Yetkili mahkeme konusunda ise farklı görüşler bulunmaktadır:

  • SGK'nın merkezi Ankara'da olduğundan Ankara mahkemelerinin yetkili olduğu görüşü
  • Davacının ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu görüşü
  • İşyerinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu görüşü

Yargıtay'ın güncel yaklaşımı: Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında, davacının ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesi ile davalı Kurum'un merkez veya şubesinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.

Kuruma Başvuru Şartı

Başvuru Şartının Hukuki Niteliği

2014 yılında yapılan yasal değişiklik ile 5510 sayılı Kanun ve diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan davalarda, dava açılmadan önce Kuruma başvuru zorunluluğu getirilmiştir. Ancak sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası için Kuruma başvuru şartının aranıp aranmayacağı konusunda farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır.

Temel soru: Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası, hizmet tespiti davası gibi istisna kapsamında mıdır? Yargıtay'ın son içtihatlarına göre; sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasında Kuruma başvuru şartı aranmaktadır. Çünkü bu dava türü tam olarak "hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti" istisnası kapsamında değerlendirilmemektedir.

Yargıtay'ın Yaklaşımı

2020 yılında Yargıtay'ın konuya yaklaşımında önemli bir değişiklik olmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.09.2020 tarihli ve 2017/10-2695 E., 2020/587 K. sayılı kararıyla, Kuruma başvuru şartının tamamlanabilir dava şartı olduğu kabul edilmiştir.

Bu ne demektir? Davacının Kuruma başvuru yapmadan dava açması halinde, mahkeme davayı doğrudan reddetmemeli, davacıya Kuruma başvuru için süre vermelidir. Verilen süre içinde başvuru yapılmazsa dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir, başvuru yapılırsa davanın esasına girilir.

Pratik bilgi: Mahkeme, davacıya en fazla 2 haftalık kesin süre vererek Kuruma başvuru yapmasını ister. Bu sürede başvuru yapıldığına dair belgelerin mahkemeye sunulması gerekir.

 

İşe Giriş Bildirgesinin Bulunması Şartı

İşe giriş bildirgesi, işverenin çalıştırdığı sigortalıyı SGK'ya bildirmek için kullandığı resmi belgedir. Sosyal güvenlik hukukunda bildirimler kurucu değil bildirici niteliktedir. Ancak sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasının açılabilmesi için, Kurum kayıtlarında davacı adına düzenlenmiş bir işe giriş bildirgesinin bulunması zorunludur.

Neden bu şart aranıyor? Çünkü sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası, işe giriş bildirgesinin üzerindeki tarihte sigortalının fiilen çalışmaya başladığının, ancak o güne ait primlerin ödenmediğinin ispatına yöneliktir.

İşe giriş bildirgesinin bulunmadığı durumda ne olur? Bu durumda açılan dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası değil, hizmet tespiti davası olarak değerlendirilir ve yargılama bu doğrultuda yapılır.

Bildirge Olmaksızın Açılan Davaların Niteliği

İşe giriş bildirgesi bulunmaksızın açılan sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davaları, mahkemece hizmet tespiti davası olarak nitelendirilir. Bu durumda:

  • İşveren dava arkadaşı olarak davaya dahil edilir
  • Kuruma başvuru şartı aranmaz
  • Hizmet tespiti davalarındaki diğer usul kuralları uygulanır

Önemli uyarı: Uygulamada birçok kişi, daha önce hiç sigortalılık kaydı yokken sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası açmaya çalışmaktadır. Bu durumda dava, hizmet tespiti davası olarak devam edecektir ve işverenin de davalı olarak gösterilmesi gerekecektir!  

 

4. SİGORTALILIK BAŞLANGIÇ TARİHİNİN TESPİTİ DAVASINDA SÜRE VE İSPAT

Hak Düşürücü Süreler

506 Sayılı Kanun Kapsamında Süreler

506 sayılı Kanun'un 79. maddesinin onuncu fıkrasında, hizmet tespiti davaları için 5 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Bu süre, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren işlemeye başlar.

Peki, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında da bu hak düşürücü süre uygulanır mı? Genel kural olarak, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında hak düşürücü süre uygulanmaz. Çünkü bu davalarda Kurum kayıtlarına geçmiş bir işe giriş bildirgesi zaten mevcuttur.

Ancak istisnai bir durum vardır: İşe giriş bildirgesinin "varide tarihi" (Kuruma intikal tarihi) ile işe giriş bildirgesinde yazılı olan çalışma başlangıç tarihi arasında 5 yıldan fazla süre geçmişse, bu durumda hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilir.

Örnek: Davacının 01.01.2010 tarihli işe giriş bildirgesinin Kuruma 01.01.2025 tarihinde intikal ettirilmesi durumunda, aradan 10 yıl geçtiği için hak düşürücü süre işlemiş olacak ve dava reddedilecektir.

5510 Sayılı Kanun Kapsamında Süreler

5510 sayılı Kanun'un 86. maddesinin dokuzuncu fıkrasında da benzer şekilde 5 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Bu madde, 01.10.2008 tarihinden sonraki çalışmalar için uygulanır.

Dikkat edilmesi gereken nokta: 5510 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında da, işe giriş bildirgesinin Kuruma intikal tarihi ile bildirgede yazılı işe başlama tarihi arasında 5 yıldan fazla süre varsa hak düşürücü süre işler.

Yargıtay'ın yaklaşımı: Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında, işe giriş bildirgesinin varide tarihi özellikle incelenmeli ve hak düşürücü süre açısından değerlendirme yapılmalıdır.

 

İspat Yükümlülüğü ve Deliller

İspatta Kullanılabilecek Belgeler

Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında, davacının bildirge üzerindeki tarihte fiilen çalışmaya başladığını ispatlaması gerekir. Bu davalar kamu düzenine ilişkin olduğundan, resen araştırma ilkesi uygulanır. İspatta kullanılabilecek başlıca belgeler şunlardır:

  • İşe giriş bildirgesi ve üzerindeki bilgiler
  • İşyeri kayıtları (puantaj, ücret bordroları vb.)
  • SGK kayıtları
  • Vergi dairesindeki kayıtlar
  • İşyeri defter kayıtları
  • Bankacılık işlemleri (ücret ödemeleri)
  • Tanık beyanları

İspat için kritik belgeler:

  • İşe giriş bildirgesinin Kuruma intikal tarihi
  • Bildirgedeki imza ve varsa fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı
  • Bildirge Kuruma teslim edildiğinde verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olduğu
  • Bu numaranın daha sonraki hizmetlerde kullanılıp kullanılmadığı

Tanık Beyanlarının Değerlendirilmesi

Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında tanık beyanları önemli bir delil niteliğindedir. Özellikle şu tanıkların beyanları değerlidir:

  • Aynı işyerinde çalışanlar
  • İşyeri yöneticileri veya müdürler
  • Komşu işyeri çalışanları

Tanık beyanlarının değerlendirilmesinde dikkat edilecek hususlar:

  • Tanığın belirttiği dönemde kendisinin de o işyerinde çalışıp çalışmadığı
  • Tanığın davacı ile akrabalık veya dostluk ilişkisinin bulunup bulunmadığı
  • Tanık beyanlarının diğer delillerle desteklenip desteklenmediği
  • Tanık beyanlarının kendi içinde tutarlı olup olmadığı

Yargıtay'ın tavrı: Tanık beyanlarının somut belge ve kayıtlarla desteklenmesi halinde ispat açısından güçlü bir delil teşkil ettiği kabul edilmektedir.

Resen Araştırma İlkesi

Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası kamu düzenine ilişkin olduğundan, bu davada resen araştırma ilkesi uygulanır. Resen araştırma ilkesi uyarınca hakim, tarafların sunduğu delillerle bağlı olmaksızın, gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli tüm araştırmaları yapmakla yükümlüdür.

Resen araştırma kapsamında mahkemece yapılması gerekenler:

  • SGK'dan sigortalıya ait tüm kayıtların istenmesi
  • İşyerinin bağlı olduğu vergi dairesinden kayıtların celbi
  • İşyerinin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesi
  • Bankalardan ücret ödemelerine ilişkin kayıtların istenmesi
  • Gerektiğinde işyerinde keşif yapılması
  • Varsa aynı dönemde işyerinde çalışan kişilerin tanık olarak dinlenmesi

Önemli hatırlatma: Mahkeme, sadece tarafların sundukları delillerle yetinmemeli, resen gerçeği araştırmalıdır!  

 

5. ÖZEL DURUMLAR VE İSTİSNALAR

18 Yaş Öncesi Çalışmaların Değerlendirilmesi

18 Yaş Öncesi İşçi Statüsünde Çalışma

Türk Sosyal Güvenlik Hukuku'nda yaş faktörü, sigortalılık başlangıcı açısından önemli bir unsurdur. 18 yaşından önce hizmet sözleşmesi ile çalışanların durumu özel bir değerlendirmeye tabidir.

506 sayılı Kanun'un 60/G maddesinde: "18 yaşından önce bu Kanuna göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasına tabi olarak çalışılan süreler sigortalılık süresinden sayılmaz ve sigortalılık süreleri 18 yaşın doldurulduğu tarihte başlamış kabul edilir." hükmü yer almaktadır. Benzer bir düzenleme 5510 sayılı Kanun'un 38. maddesinin ikinci fıkrasında da mevcuttur.

Bu ne anlama geliyor? 18 yaşından önce çalışmaya başlayan bir kişinin, çalışması sigortalılık süresi hesabında dikkate alınmaz, ancak prim gün sayısı hesabında dikkate alınır. Yani kişi 16 yaşında çalışmaya başlamış olsa bile, sigortalılık süresi 18 yaşını doldurduğu tarihte başlamış sayılır.

Dikkat: 18 yaş öncesi çalışmalar prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirildiğinden, emeklilik için gerekli prim gün sayısını tamamlamada önemlidir!

01.04.1981 Öncesi İstisnalar

506 sayılı Kanun'un geçici 54. maddesinde önemli bir istisna bulunmaktadır: "01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60. maddenin (G) fıkrası hükmü uygulanmaz." Bu istisna, 1981 yılından önce sigorta sistemine giren kişilerin, 18 yaşından önce geçen çalışma sürelerinin de sigortalılık süresine dahil edilmesi anlamına gelmektedir.

Örnek: 1979 yılında 16 yaşında sigortalı olan bir kişi için 18 yaş kuralı uygulanmaz ve sigortalılık süresi 16 yaşında başlamış kabul edilir.

Merak edilen bir soru: Peki sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası 18 yaş öncesi bir tarih için açılırsa ne olur? Bu durumda mahkeme, kişinin 18 yaşını doldurduğu tarihi esas alarak sigortalılık başlangıç tarihini belirler. Ancak 01.04.1981 öncesi istisnası kapsamına girenler için bu kural geçerli değildir.

 

Çıraklıkta Geçen Sürelerin Değerlendirilmesi

Çıraklık Döneminde Sigorta Kolları

Çıraklık, bir işyerinde bir meslek veya sanatın öğrenilmesi için geçirilen süreyi ifade eder. Çırakların sigortalılığı 506 sayılı Kanun'un 3. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre çıraklar, kısa vadeli sigorta kolları (iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası) bakımından sigortalı sayılırlar, ancak uzun vadeli sigorta kolları (malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası) bakımından sigortalı sayılmazlar.

Benzer düzenlemeler 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ve 5510 sayılı Kanun'un 5. maddesinde de yer almaktadır. Bu düzenlemelerin anlamı nedir? Çıraklık devresinde uzun vadeli sigorta kolları söz konusu olmadığından ve bu sigorta kolları için prim alınmadığından, çıraklıkta geçen süre sigortalılık başlangıcında dikkate alınmaz.

Çırak-İşçi Ayrımının Önemi

Çıraklar işçi statüsünde değillerdir. Çıraklık sözleşmesi ile hizmet sözleşmesi farklı hukuki niteliktedir. Hizmet sözleşmesinin unsurları iş görme, ücret ödeme ve bağımlılık iken, çıraklık sözleşmesinin asıl unsuru meslek ve sanatın öğretilmesidir.

Önemli bir nokta: Bazen işverenler sigorta prim yükümlülüklerinden kaçınmak için gerçekte işçi olarak çalıştırdıkları kişileri çırak olarak gösterebilmektedir. Bu durumda kişinin gerçek statüsünün tespiti önem kazanır.

Mahkeme nasıl karar verir? Mahkeme, çırak olarak gösterilen kişinin gerçekte işçi olup olmadığını şu kriterlere göre belirler:

  • Yapılan işin niteliği
  • Kişinin aldığı ücret
  • İşyerindeki konumu
  • İşyerinde geçirdiği süre
  • Mesleki eğitim alıp almadığı
  • Tanık beyanları

Eğer gerçekte işçi olduğu tespit edilirse, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasında lehine karar verilebilir.

Hizmet Tespiti Davasının Sigortalılık Başlangıç Tarihinin Tespiti Davasına Dönüşmesi

Uygulamada sıkça karşılaşılan bir durum, davacının hizmet tespiti davası açmasına rağmen, yargılama sırasında davasının niteliğinin değişerek sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasına dönüşmesidir.

Bu nasıl olur? Örneğin, davacı 01.01.2000-01.01.2005 tarihleri arasında çalıştığını iddia ederek hizmet tespiti davası açar. Yargılama sırasında, Kurum kayıtlarında davacı adına 01.01.2000 tarihli bir işe giriş bildirgesinin bulunduğu, ancak o güne ait primin ödenmediği anlaşılır. Bu durumda dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasına dönüşür.

Peki bu dönüşüm için ne yapmak gerekir? Davacı, davasını ıslah ederek talebini sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine çevirebilir. Bu durumda:

  • Islah dilekçesi verilmeli
  • Davacı veya vekilinin açık beyanı alınmalı
  • İşveren taraf sıfatından çıkarılmalı
  • Sadece SGK davalı olarak gösterilmeli

Önemli bilgi: Islah, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176-182. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, tarafların yapmış oldukları usul işlemlerinin tamamen veya kısmen düzeltilmesini ifade eder.  

 

6. 1479 SAYILI KANUN KAPSAMINDA SİGORTALILIK BAŞLANGIÇ TARİHİ

1479 Sayılı Kanuna Tabi Sigortalıların Özellikleri

1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu (Bağ-Kur), kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanları kapsamına almıştır. Bağ-Kur sigortalılarının en önemli özellikleri şunlardır:

  • Bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmadan çalışırlar
  • Kendi işyerlerinin sahibidirler veya bağımsız çalışırlar
  • Kendi nam ve hesaplarına çalışırlar
  • Gelir vergisi mükellefi veya muafiyeti söz konusudur
  • Mesleki kuruluşlara (esnaf odası, ticaret odası vb.) kayıtlıdırlar

1479 sayılı Kanun'da sigortalılık başlangıcı nasıl belirlenir? Bu Kanun kapsamında sigortalılık başlangıcı, kişinin statüsüne göre farklı şekillerde belirlenir:

  • Gelir vergisi mükellefi olanlar için mükellefiyetin başlangıç tarihi
  • Gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt tarihi
  • Şirket ortakları için ortaklık başlangıç tarihi
  • Muhtarlar için seçildikleri tarih

1479 Sayılı Kanun Kapsamında Yaşlılık Aylığı Şartları

1479 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre yaşlılık aylığından yararlanabilmek için gerekli şartlar şunlardır:

  • Yazılı talepte bulunmak
  • Talepte bulunulan tarihte prim ve her türlü borçları ödemiş olmak
  • Kadın sigortalı ise 58, erkek sigortalı ise 60 yaşını doldurmuş olmak
  • 25 tam yıl sigorta primi ödemiş olmak

Kritik fark: 506 sayılı Kanun'dan farklı olarak, 1479 sayılı Kanun'da sigortalılık süresi şartı bulunmamaktadır. 1479 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması için sadece yaş ve prim ödeme gün sayısı şartları aranır.

Bu bilgi neden önemli? Çünkü sigortalılık süresi şartı olmadığı için, 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalıların sigortalılık başlangıç tarihinin tespitinde hukuki yararları bulunmamaktadır.

1479 Sayılı Kanun Kapsamında Hukuki Yarar Sorunu

Hukuki Yarar Kavramı

Hukuki yarar, dava açmanın temel şartlarından biridir ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Davacının, mahkemeden istediği hukuki korumanın, kendisine bir yarar sağlaması gerekir.

Hukuki yararın unsurları:

  • Güncel bir hukuki yararın bulunması
  • Meşru bir yararın olması
  • Davacının kişisel bir yararının bulunması

Yargıtay'ın 1479 Sayılı Kanun Kapsamındaki Yaklaşımı

Yargıtay, 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalıların sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında hukuki yararlarının bulunmadığını kabul etmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 31.05.2017 tarihli, 2015/21-840 E., 2017/1042 K. sayılı kararında bu yaklaşım açıkça ortaya konmuştur.

Bu kararın gerekçesi nedir? 1479 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı bağlanması için sigortalılık süresi şartı aranmadığından, sigortalılık başlangıç tarihinin tespit edilmesinin sigortalıya herhangi bir yarar sağlamayacağı kabul edilmektedir.

Peki ne yapılmalı? Bağ-Kur kapsamında sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası açmak yerine, doğrudan belirli bir dönem için sigortalılığın tespiti davası açılması daha uygun olacaktır.  

 

7. UYGULAYICILAR İÇİN PRATİK BİLGİLER

Dava Dilekçesi Hazırlama ve Dikkat Edilecek Hususlar

Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası açılırken dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

1) Davanın tarafları:

  • Davacı: Sigortalı veya hak sahipleri
  • Davalı: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (İşveren davalı gösterilmez)

2) Yetkili ve görevli mahkeme:

  • İş Mahkemesi (yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi iş mahkemesi sıfatıyla)
  • Davacının ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesi veya SGK'nın merkez veya şubesinin bulunduğu yer mahkemesi

3) Dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar:

  • İşe giriş bildirgesinin tarih ve sayısı
  • İşe giriş bildirgesinin Kuruma ne zaman intikal ettiği
  • İşe giriş bildirgesinde yer alan çalışma başlangıç tarihi
  • Davacının fiilen çalışmaya başladığı tarih
  • Talep sonucu (hangi tarihten itibaren sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istendiği)

4) Eklenmesi gereken belgeler:

  • Kuruma yapılan başvuru ve cevap yazısı
  • İşe giriş bildirgesi (varsa)
  • SGK hizmet dökümü
  • Kimlik bilgileri
  • Diğer deliller (işyeri kayıtları, ücret bordroları, tanık isimleri vb.)

Sık Yapılan Hatalar ve Çözüm Önerileri

Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında sık yapılan hatalar ve bunların çözüm önerileri şunlardır:

1) Kuruma başvuru yapılmaması:

  • Çözüm: Dava açmadan önce mutlaka Kuruma başvuru yapılmalıdır.
  • Başvuru yapılmamışsa, dava açıldıktan sonra mahkemeden süre istenerek bu eksiklik tamamlanabilir.

2) İşverenin davalı gösterilmesi:

  • Çözüm: Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında davalı yalnızca SGK olmalıdır.
  • İşveren davalı gösterilmişse, ıslah yoluyla düzeltilmesi gerekir.

3) İşe giriş bildirgesinin bulunmaması:

  • Çözüm: İşe giriş bildirgesi yoksa, dava hizmet tespiti davası olarak açılmalıdır.
  • Bu durumda işveren de davalı olarak gösterilmelidir.

4) 18 yaş öncesi dönem için talep:

  • Çözüm: 18 yaşından önce geçen çalışmalar için sigortalılık başlangıç tarihi davası açılmamalıdır.
  • Bu çalışmaların prim gün sayısı olarak değerlendirilmesi talep edilmelidir.

5) 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılar için dava açılması:

  • Çözüm: 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılar için sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası açılmamalıdır.
  • Bunun yerine belirli bir dönem için sigortalılığın tespiti davası açılmalıdır.

İspat Araçlarının Etkili Kullanımı

Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davalarında ispat araçlarının etkili kullanımı için şu hususlara dikkat edilmelidir:

1) Yazılı belgeler:

  • İşe giriş bildirgesi en önemli belgedir.
  • Bildirgede yer alan imza ve fotoğrafın davacıya ait olduğu kanıtlanmalıdır.
  • Bildirgede yer alan adres, telefon gibi bilgilerin doğruluğu kontrol edilmelidir.

2) Tanık beyanları:

  • Tanıkların işyerindeki konumları belirtilmelidir.
  • Tanıkların davacı ile akrabalık veya dostluk ilişkisi açıklanmalıdır.
  • Tanıkların beyanları somut olaylarla desteklenmelidir.

3) Uzman bilirkişi incelemesi:

  • İşe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti için grafoloji uzmanı bilirkişi incelemesi yapılmalıdır.
  • İşyeri kayıtlarının incelenmesi için muhasebe bilirkişisi görevlendirilmelidir.

4) Keşif:

  • Gerektiğinde işyerinde keşif yapılarak fiili durumun tespiti sağlanmalıdır.
  • Keşif sırasında fotoğraf ve video ile belgeleme yapılmalıdır.

5) Diğer deliller:

  • Banka hesap hareketleri (ücret ödemeleri)
  • İşyeri giriş-çıkış kayıtları
  • İşyeri ile yapılan yazışmalar
  • SGK'nın diğer sigortalılar için tuttuğu kayıtlar

 

Hukuki Destek İçin

Akdemir Hukuk olarak sigortalılık başlangıç tarihi tespiti ve sosyal güvenlik hukuku alanında uzmanlaşmış kadromuzla yanınızdayız.

İş ve sosyal güvenlik davalarında danışmanlık ve dava takip hizmetlerimizle haklarınızı koruyoruz.

Detaylı bilgi almak ve hukuki danışmanlık için İstanbul Kartal/Soğanlık'ta bulunan Akdemir Hukuk Bürosu'nu ziyaret edebilir veya 0 505 589 86 36 numaralı telefondan iletişime geçebilirsiniz.

 

Avukat Muhammet Akdemir Kimdir?

  • Akdemir Hukuk Bürosu kurucumuz Muhammet Akdemir Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.
  • 2011 yılında Patent Vekili Ruhsatnamesi almıştır.
  • 2013 yılında Avukatlık Ruhsatnamesini almıştır.
  • Aynı yıl Iğdır Ticaret İl Müdürlüğünde Tüketici hakem heyetinde raportör olarak göreve başlamıştır.
  • 2014 Yılında Ticaret Bakanlığı merkez kadrosunda Avukat olarak atanmıştır.
  • 2 yıllık Kurum Avukatlığı görevinden sonra 2016 yılında Hakim Stajyer olarak İstanbul Anadolu Adliyesinde görev yapmıştır.
  • 2017 yılından beri serbest Avukatlık yapmaktadır.

 

Detaylı Bilgi İçin Hemen Bizi Arayın

WhatsApp İletişim

0 505 589 86 36